Anatomik gelişimini tamamlamış dişi ve erkek bireylerin uygun şartlar altında çiftleşerek sağlıklı yavrular oluşturması tüm diğer türlerde olduğu gibi köpeklerde de üreme olarak tanımlanır. Birey sağlığı ve hayatiyetini çok fazla ilgilendirmese de türün devamını sağlayan temel fizyolojik faaliyet üremedir. Özellikle de insan eliyle müdahale gören köpek yetiştiriciliği alanının bir numaralı konusudur. Köpeklerde üremenin patolojisi ( bozukluk yada hastalıkları ) ve psikolojisini incelemeden önce fizyolojisi ile ilgili özellikleri ele alalım.
Köpeklerde ortalama 7-10 ay arası ‘puberte’ ( yani cinsel erginlik ) gelişir. Ancak ırk iriliğine bağlı olarak bu süre uzayabilir. Çok iri ırklarda 18 hatta 20. aya kadar bile sarkabilir. Dişi köpeklerde puberte başladığının anlaşılması genelde ilk kanamanın fark edilmesiyle olur. Ancak ilk periyoda ait kanama bazen farkedilmeyecek kadar hafif geçebilir. ‘Östrus’ olarak adlandırılan bu periyod ortalama üç-dört hafta kadar sürer. Bu süreç yaygın kanının aksine yanlızca kanlı akıntıyla sınırlı değildir. Periyodun İlk haftasında vagen bölgesi giderek şişmeye ve kızarmaya başlar.
Haftanın sonuna doğru sulu bir kanamanın başladığı ikinci döneme geçilir. Bu bölüm de ortalama dokuz gün sürer ve kanama azalarak kesilir. Sonrasında da yaklaşık bir hafta kadar vagen ödemli ve kızarık haldedir. Libido yani cinsel istek de özellikle bu dönemde belirginleşir. Zaten ovulasyon ( yani yumurtalıklardan dişi yumurta hücresinin salınması ) da genellikle kanamanın kesildiği bu anda olur. Yoğun kanamanın kesildiği ilk günler -yetiştiriciler için- hamileliği oluşturabilmek adına en yüksek ihtimalli olan zamanlardır.
Dişi köpeklerde anlattığımız bu olaylar kadınlardaki regl döneminin karşılığı olarak kabul edilir. Ne var ki, insanlardan farklı olarak dişi köpeklerde yumurtlama bu esnada olur. Ve de yine insanların aksine, ‘hamilelik’ ancak regl esnasında gerçekleşen çiftleşmeyle şekillenebilir. Dişi bireyler için ‘libido’ yanlızca östrus dönemindeki birkaç gün için hissedilen bir duygudur.Onlar bu dönemde ayrıca ‘feromone’ adı verilen özel bir tür koku salgılarlar. Erkek bireyler bu kokuyu çok uzak mesafelerden bile kolayca alır ve cezbedici etkisine girerler.
Bu sayede doğada yaşayan köpekler türlerinin devamını garanti altına almayı başarabilmişlerdir. Ancak yine aynı özellik sebebiyle şehrin ortasında dişi köpeğinizi tuvalet ihtiyacı için dışarıya çıkardığınız anda kalabalık bir erkek köpek grubuyla karşılaşabilirsiniz. Östrus ortalama altı ayda bir olmak üzere senede iki kez tekrarlanır. Ancak çok fazla faktörden etkilenen bu sürenin dört aya kadar inmesi veya on iki aya kadar uzaması mümkündür ve herhangi bir hastalık anlamı taşımayabilir. Dişi köpek için östrus dönemi, ya yaşanan bir çiftleşme ile bireyin hamile kalması ya da bu hormonal ve fizyolojik olayların sönmesi şeklinde sona erer. Devamında bir sonraki östrusa kadar geçirilen uzun bir cinsel dinlenme periyodu vardır. Dişi için tamamen aseksüel geçirilen bu döneme de ‘Anöstrus’ adını veriyoruz. Köpekler ilk periyodlarında çiftleşerek hamile kalabilirler.
Zaten doğada da genellikle böyle olur. Ancak yetiştiricilikte bu durum pek tercih edilmez. Çünkü aslında dişi birey regl olsa da hamilelik ve doğum süreci için anatomik olarak biraz daha gelişim göstermelidir. İkinci, hatta daha iyisi üçüncü periyot beklenirse anne ve yavrular için çok daha sağlıklı bir hamilelik, doğum ve süt emzirme dönemi yaşanabilir. Hamilelik oluşması için zamanlamanın en önemli faktör olduğu söylenebilir.Erkek sperma hücreleri rahim ağzına bırakıldıktan sonra kamçı hareketiyle bütün rahimi geçerek umurta kanallarına kadar tırmanırlar.Burada beş gün kadar hayatta kalırlar.Yani yumurtlamadan beş gün öncesindeki çiftleşmenin hamilelik oluşturması mümkündür. Oluşan yavruların tek babadan yada çiftleşilen tüm babalardan döl alması mümkündür..Dişi köpek birden fazla sayıda yumurta üretir. Bunlardan herbirinin ayrı bir spermayla birleşmesinden oluşan yavruların yanı sıra, döllenmiş yumurtanın bölünmesiylede ikiz yavruların oluşması mümkündür.
Doğru zamanda gerçekleşen çiftleşme sonrasında erkek birey, üreme fizyolojisinin tamamen dışında kalır. Fekondasyon yani anneye ait yumurtanın sperma tarafından tohumlanmasıyla artık anne ve yavrular için birlikte verilecek uzun bir yaşam mücadelesi süreci başlamıştır. Kayıtlara geçen en çok yavru sayısı 21 yavruyla bir labradora ait olsada köpeklerde ortalama iki ile beş arasında yavru üreten hamilelikler oluşmaktadır. Bu sayıyı etkileyen çokça faktör olsa da başlıcalarının ırk farklılıkları, beslenme ve yaş olduğu söylenebilir.
Köpek türü, dünya üzerindeki varlığını çok eski çağlardan günümüze kadar taşıyabilmesini tamamen üstün üreme yeteneğine borçludur..Her türlü viral-bakterial salgınlar, yetersiz yaşam ve beslenme şartları -doğal afetler hep bu özellik sayesinde kolayca aşılabilmiştir. Hatta çok yaygın bir inanışa göre dinazorların neslinin tükenmesine sebep olan Distemper adlı bir virustur.Bir etobur virusu olan bu etken günümüzdede pek çok köpekte ölümcül hastalıklar yaratmaktadır.Ancak dinazorladakinden çok daha hızlı ve batın yavru sayısı çokluğu problemin köpek türünü tehtid eder boyuta getirmekten çok uzak kalmasını sağlamıştır. Günümüzde aynı mantığın, sokaklarda yaşayan köpeklerin, yetiştiriciler elinde üretilen saf kan ırklara göre çok daha fazla yavru doğurmasını sağladığını görmekteyiz.
Köpek hamileliğinin süresi 57 gün ile 63 gün arasında kabul edilmektedir.Önce ve sonrasındaki süreler fizyolojik sınırlar dışı kabul edilip herhangi bir bozukluk varlığı araştırılmalıdır. Ortalama 60 günlük olan bu süre genellikle 20 şer günlük 3 safha olarak ele alınır..İlk 20 günlük periyotda yavrular hücresel boyutlarda olduğundan herhangi anatomik veya fizyolojik bir değişim yaratmazlar.Annenin kilosu iştahı ve davranışları tamamen aynıdır.Bu dönemde hamileliği dışardan bakarak hatta klasik yöntemlerle muayene ederek anlamak mümkün değildir.
İkinci dönemde yavruların büyüme hızı artar. Özellikle bu periyodun ikinci yarısında annenin iştahında belirgin bir artış olur.Buna bağlı kilo artışıda hissedilmeye başlar.Annenin iştahındaki artışın, gelişmeye başlayan yavruların ihtiyacı olan kalsiyum fosfor gibi önemli minerallerle besin maddelerini sağlamak gibi bir biyolojik sebebi ve gerekliliği vardır.Bu yüzden artık yavaş yavaş beslemeyle ilgili bazı kurallara dikkat etmek önem kazanmaya başlar. Dönemin sonlarına doğru hareketlerdeki yavaşlama ve meme dokularında gelişen ödem dikkat çekmeye başlar.Dış görüntü çok fazla ip ucu vermesede artık el muayenesiyle gebelik teşhisi bu dönemde artık mümkün hale gelmiştir. Son yirmi günlük üçüncü dönemde iştah artışının yanısıra karın bölgesindeki şişkin, memelerdeki süt salgısı dikkat çeker hale gelmiştir. Gebeliğin sonunda ciddi derecede davranış değişimleri söz konusu olur ve kısa dönemde de doğum şekillenir.